Bir kere doğduktan sonra markanın sağlıklı yaşayabilmesi için reklama ihtiyacı vardır
Reklam bütçesi, bir ülkenin savunma bütçesi gibidir. Reklama ayırdığınız tonlarca parayla, hiç bir şey satın alamazsınız. Onlar sadece pazar payınızı, rakiplerinize kaptırmanızı engeller.
Bütün o tanklar, uçaklar ve füzeler yalnızca bir ülkenin düşmanları tarafından ele geçirilmesini önlemek içindir.Savaş açmak için değil.
Tanıtım güçlü bir araçtır ancak bir marka er ya da geç tanıtım potansiyelinin sonuna gelecektir.Bu süreç normal olarak iki farklı aşamada gerçekleşir.
Birinci aşama yeni kategorinin yaratılmasıdır.
Örneğin; Turkcell 1994 yılında ilk Türk gsm şirketi olarak piyasaya atıldı. Belki yüzlerce gazete ve dergi yayınlandı, Turkcell hakkında. Sayısız televizyon ve radyo tanıtımları yapıldı. Bu yeni kategorinin potansiyelleri hakkında pek çok şey yazıldı çizildi.
İkinci aşama,yeni kategoriyi yaratan firmanın yükselişini içerir.
Hala Turkcell' in pazarlama ve finansal başarıları hakkında yüzlerce yazı yayınlanıyor.
Bugün herkes Türkiye'de gsm öncüsünün Turkcell olduğunu biliyor. Anlatacak başka hikaye kalmadı ve reklam artık görevi devraldı.
Hemen hemen tüm başarılı markalar aynı süreçten geçer. Tat, Tamek, Aygaz ve Dimes...
(Türkiye'de kategorilerinin ilk markalarıdır.) Tanıtım ateşinden doğdular. Tanıtım imkanları öldükçe, bu firmalar pozisyonlarını koruyabilmek için büyük ölçekli reklam yapmak yoluna gittiler. Önce tanıtım sonra reklam, genel kuraldır.
Er yada geç, bir lider, markalama stratejisinin yönünü tanıtımdan reklama çevirmek zorundadır. Çünkü reklam, pazarda kabul edilmenin fiyatını yükselttikçe, rakiplerinde pazardan önemli ölçüde pay almalarını engeller.
Liderler, reklam bütçelerine, kazancı hissedarlarına dağıtılacak yatırımlar olarak bakmamalıdır. Aksine liderler reklamı, rekabetçi ataklara karşı markalarını koruma altına alan bir sigorta olarak kabul etmelidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder